-
1 nasip
озвонч. -biдо́ля, у́часть, уде́лbu sana nasip değil — э́того тебе́ не дано́
nasibini almak — а) извлека́ть по́льзу; воспо́льзоваться; б) посчастли́виться
nasip etmek — предоста́вить возмо́жность
nasip olmak — а) выпада́ть на чью-л. до́лю; б) посчастли́виться
nasibim olmadı — а) мне не суждено́ бы́ло; б) мне не повезло́
nasip olursa — е́сли суждено́
См. также в других словарях:
nasip etmek — 1) fırsat vermek 2) eriştirmek Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
nasip — is., bi, Ar. naṣīb 1) Birinin payına düşen şey 2) Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey Türk e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz. A. Gündüz 3) Kısmet, talih, baht Tembellerin nasibi aç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nasip almak — 1) Bektaşilikte tarikata girme töreni yapılmak 2) yararlanmak, kısmetine düşeni elde etmek Konaktaki hamamlardan halayıklar, hizmetçiler de nasiplerini alırmış. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelin — is. 1) Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın 2) Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın Birleşik Sözler gelin abla gelin alayı gelin alıcı gelinboğan gelin böceği gelin çiçeği … Çağatay Osmanlı Sözlük